Premarin adlı ilaç gebe atların idrarından yapılır. Kısraklar doğumdan hemen sonra tayların kendilerinden alınması amacıyla gebelikleri boyunca fiili prosedürlere maruz bırakılır ve esaret altında tutulurlar. Dişi atların üremeye yönelik döngülerinin bu şekilde saptırılması kadınlar için pazarlanan zararlı bir ilaç üretmeye yarar. Bu ilaç kadınları kendi doğal üreyici döngülerinin aslında hasta olduklarına dair anormal işaretler olduğuna ikna etme amacı taşır. Menopoz için bir tedavi olarak pazarlanan Premarin hem dişi atlara hem de kadınlara bir ilaç şirketinin çıkarlarını sağlamak adına zarar verir.
Kadınların ve hayvanların bu şekilde baskı altına alınması tekil olaylar değildir. Kadınlar ve hayvanlar topraklar ve çocuklarla beraber tarihsel bağlamda erkeklerin mülkü olarak görülmüşlerdir. Ataerkillik (yani hem politika hem de aile hayatının erkekler tarafından kontrol edilmesi durumu) ve pastoralizm (yani bir hayat tarzı olarak hayvancılık) tarihsel süreçte beraber ortaya çıkmış olup birbirinden ayrılamaz; çünkü aynı ideolojiler ve pratikler tarafından sürdürülmekte ve aklanmaktadır.
Kadınlar da hayvanlar da tarihsel bağlamda erkeklere kıyasla daha az zeki görülmüş ve doğaya daha yakın oldukları kabul edilmiştir. Nesneleştirme, dalga geçme, üremelerinin kontrol altına alınması gibi taktikler kadınları ve hayvanları sömürmek için kullanılmıştır ve kullanılmaya devam etmektedir.
Türcülük ve seksizm arasındaki bu rahatsız edici bağlantıyla alakalı birkaç semptom sunalım:
SÜT
Süt; süt endüstrisinin çıkarları uğruna ineklerin üremeye yönelik kapasitelerinin sömürülmesi şeklinde tanımlanabilir. İnekler vücutları yavruları için süt üretsin diye sürekli olarak gebe bırakılırlar. İnsanlar hem sütü hem de yavruları çalarlar. İnekler bir yandan meme iltihabı gibi hastalıklar dolayısıyla acı çekerken, diğer yandan yavrularının kendilerinden alınması sebebiyle ve onlardan ayrı kaldıkları için de duygusal bir acı yaşarlar. Bu arada, süt ürünleri genç kızların adet günlerinin erken başlamasından sorumlu olup kadınlarda da göğüs kanseriyle bağlantı halindedir. Bu yüzden ineklerin meme bezleri kadınların meme bezlerine zarar veren bir ürün üretmek amacıyla sömürülmektedir.
TECAVÜZ
Her üç kadından biri ömrü boyunca bir kez cinsel anlamda taciz edilmektedir- dörtte biri de 18 yaşından önce bunu yaşamaktadır.Uzmanlar tecavüzün seksle değil, güçle alakalı olduğu konusunda hem fikirdir. Teacavüz; kadınların ve çocukların kendi istekleri ve öznel tecrübeleri göz önüne alınmaksızın zevk amaçlı kullanılabilecek nesneler olduğu fikrinin hayata geçirilmesidir. Aynı tavır hayvanlara yönelik istismarcı davranışların da altını çizmektedir: sirklerden fabrika çiftçiliğine kadar .Hayvanlara da tecavüz edilmektedir, bazen sadece tecavüzcünün zevki uğruna ama çoğu kez de şirketler çıkarlarını koruyabilsin diye üreme biçimlerini kontrol etme biçiminde gerçekleşmektedir bu.
HOROZ DÖVÜŞÜ
Seks rol klişeleri hem insanlara hem de hayvanlara zarar verir. Horoz dövüşünde horozların doğal davranışları (ki bu hayvanlar sürülerini avcılardan korumak için ölümüne dövüşecektir) insanların erkek olmak hakkındaki fikirlerini hayat geçirmeleri amacıyla saptırılır. Kuşlar travmatize edilir ve ardından kasıtlı olarak kendilerine zarar verecek bir ortama salınırlar, buradaki amaç sahiplerinin kendilerini gerçek erkekler olarak hissetmesidir. Bu hayvanlar stilize erkeklik gösterileri sırasında can verirler, ve bunun doğal kuş davranışlarıyla yakından uzaktan ilgisi yoktur, sadece insanların cinsiyet hakkındaki fikirleriyle alakası vardır. Bu arada erkek çocuklar da erkeklik hakkındaki kültürel fikirlere uymaları yolunda travmatize edilirler.
EVDE ŞİDDET
Ev içi şiddet erkeklerin kadınları, çocukları ve hayvanları kontrol etmek için kullandığı yollardan birisidir. Dünya Sağlık Örgütü kadınlara yönelik ev içi şiddeti en üst derecede aciliyet önemi taşıyan bir halk sağlığı konusu olarak tanımlamıştır. ABD’de partner şiddeti kadınların hastanelerin acil bölümlerini ziyaret etmelerinde bir numaralı sebeptir. Ayrıca 10 hamile kadından ikisi erkek partnerleri tarafından dövülmektedir. Çok sık olarak evde yaşanan şiddet olaylarında hayvanlar da kadınları kontrol etmek, travmatize etmek ve korkutmak amacıyla kullanılmaktadır. Bir çok kadın kadın sığınma evleri hayvanları kabul etmedikleri ve eğer evden ayrılırlarsa hayvanların başına ne geleceğini bilemedikleri için evlerinden dışarı adım atmamaktadır. Hayvanları korumak için evde kalmaya devam eden kaç kadının ya da kaç hayvanın öldürüldüğünü hiç kimse bilmiyor.
YUMURTALAR
Acaba hiç kimse kafes tavuklarının-kuşların!- kalabalık kafeslerde kanatlarını açamadan rahatça uzanamadan, yumurtalarını gizli gizli yumurtalayamadan nasıl yaşadığını hayal edebiliyor mu? Gagalarının uçları yakılıp diğer tavuklara zarar vermeleri önlenen, yaşadıkları acı sebebiyle kendilerini gagalayarak öldürmeleri önlenen bu hayvanların ızdırabını hayal edebiliyor mu?Sebebi ne peki?Şirketler onların üreme sistemlerinden para kazanabilsin diye: yani yumurtalarından para kazanabilsin diye. Üremenin kontrolü hem türcülüğün hem de seksizmin temellerinden birisidir. Gerçekten de tavukların üreme organları sömürülebilsin diye özellikle baskı altına alınması gibi bir çok insan ataerkilliğin esas hedefinin kadınların üreme sistemlerini kontrol etmek olduğuna inanmaktadır.
SEKS TURİZMİ
Hiç kimse bundan söz etmeyi sevmiyor, ama gerçek aynen şöyle: Şu anda bir çok yoksul ülkede ve hatta ABD’de kadınlar ve çocuklar seks endüstrisi tarafından köle edilmiş durumdadır. Müşteriler- yani kendilerine hayır deme özgürlüğü bulunmayan kız çocuklara, erkek çocuklara ve kadınlara cinsel arzularını empoze eden erkekler-bazen sadece bunu yapabilmek için başka ülkelere giden erkeklerin neredeyse tamamı ABD’den ve diğer zengin ülkelerdendir. Kilit altında tutulup her gün tecavüze uğrayan bu kadınlar ve çocuklar inanılmaz fiziksel ve duygusal travmalar yaşamaktadırlar. Yumurta fabrikalarındaki tavuklar gibi bu insanların çoğu artık kendilerinden para kazanmak imkansız hale geldiğinde öldürülmektedir.
Hayvan özgürlüğünün en temel ilkelerinden birisi insanlar ve hayvanlar arasında ahlaki farklılık olmadığıdır. Eğer insanlara yapılmaması gereken bir şey söz konusuysa hayvanlara da yapılmamalıdır. Veya tam tersi.eğer hayvan özgürlüğü konusunda ciddiysek, o zaman bütün hayvanların, insanların özgürlüğü için çalışmak zorundayız.Eğer feminizm konusunda ciddiysek o zaman cinsiyetçilikten uzak durduğumuz gibi türcülükten de uzak durmalıyız. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür olamaz.Ve eğer beraber çalışırsak, farklı mücadelelerin birbiriyle olan bağlarını kavrayabilirsek o zaman bir gün hepimiz özgür olacağız demektir.
kaynak: http://hayvanozgurlugucevirileri.com/2010/08/19/turculuk-ve-seksizm/
Kadınların ve hayvanların bu şekilde baskı altına alınması tekil olaylar değildir. Kadınlar ve hayvanlar topraklar ve çocuklarla beraber tarihsel bağlamda erkeklerin mülkü olarak görülmüşlerdir. Ataerkillik (yani hem politika hem de aile hayatının erkekler tarafından kontrol edilmesi durumu) ve pastoralizm (yani bir hayat tarzı olarak hayvancılık) tarihsel süreçte beraber ortaya çıkmış olup birbirinden ayrılamaz; çünkü aynı ideolojiler ve pratikler tarafından sürdürülmekte ve aklanmaktadır.
Kadınlar da hayvanlar da tarihsel bağlamda erkeklere kıyasla daha az zeki görülmüş ve doğaya daha yakın oldukları kabul edilmiştir. Nesneleştirme, dalga geçme, üremelerinin kontrol altına alınması gibi taktikler kadınları ve hayvanları sömürmek için kullanılmıştır ve kullanılmaya devam etmektedir.
Türcülük ve seksizm arasındaki bu rahatsız edici bağlantıyla alakalı birkaç semptom sunalım:
SÜT
Süt; süt endüstrisinin çıkarları uğruna ineklerin üremeye yönelik kapasitelerinin sömürülmesi şeklinde tanımlanabilir. İnekler vücutları yavruları için süt üretsin diye sürekli olarak gebe bırakılırlar. İnsanlar hem sütü hem de yavruları çalarlar. İnekler bir yandan meme iltihabı gibi hastalıklar dolayısıyla acı çekerken, diğer yandan yavrularının kendilerinden alınması sebebiyle ve onlardan ayrı kaldıkları için de duygusal bir acı yaşarlar. Bu arada, süt ürünleri genç kızların adet günlerinin erken başlamasından sorumlu olup kadınlarda da göğüs kanseriyle bağlantı halindedir. Bu yüzden ineklerin meme bezleri kadınların meme bezlerine zarar veren bir ürün üretmek amacıyla sömürülmektedir.
TECAVÜZ
Her üç kadından biri ömrü boyunca bir kez cinsel anlamda taciz edilmektedir- dörtte biri de 18 yaşından önce bunu yaşamaktadır.Uzmanlar tecavüzün seksle değil, güçle alakalı olduğu konusunda hem fikirdir. Teacavüz; kadınların ve çocukların kendi istekleri ve öznel tecrübeleri göz önüne alınmaksızın zevk amaçlı kullanılabilecek nesneler olduğu fikrinin hayata geçirilmesidir. Aynı tavır hayvanlara yönelik istismarcı davranışların da altını çizmektedir: sirklerden fabrika çiftçiliğine kadar .Hayvanlara da tecavüz edilmektedir, bazen sadece tecavüzcünün zevki uğruna ama çoğu kez de şirketler çıkarlarını koruyabilsin diye üreme biçimlerini kontrol etme biçiminde gerçekleşmektedir bu.
HOROZ DÖVÜŞÜ
Seks rol klişeleri hem insanlara hem de hayvanlara zarar verir. Horoz dövüşünde horozların doğal davranışları (ki bu hayvanlar sürülerini avcılardan korumak için ölümüne dövüşecektir) insanların erkek olmak hakkındaki fikirlerini hayat geçirmeleri amacıyla saptırılır. Kuşlar travmatize edilir ve ardından kasıtlı olarak kendilerine zarar verecek bir ortama salınırlar, buradaki amaç sahiplerinin kendilerini gerçek erkekler olarak hissetmesidir. Bu hayvanlar stilize erkeklik gösterileri sırasında can verirler, ve bunun doğal kuş davranışlarıyla yakından uzaktan ilgisi yoktur, sadece insanların cinsiyet hakkındaki fikirleriyle alakası vardır. Bu arada erkek çocuklar da erkeklik hakkındaki kültürel fikirlere uymaları yolunda travmatize edilirler.
EVDE ŞİDDET
Ev içi şiddet erkeklerin kadınları, çocukları ve hayvanları kontrol etmek için kullandığı yollardan birisidir. Dünya Sağlık Örgütü kadınlara yönelik ev içi şiddeti en üst derecede aciliyet önemi taşıyan bir halk sağlığı konusu olarak tanımlamıştır. ABD’de partner şiddeti kadınların hastanelerin acil bölümlerini ziyaret etmelerinde bir numaralı sebeptir. Ayrıca 10 hamile kadından ikisi erkek partnerleri tarafından dövülmektedir. Çok sık olarak evde yaşanan şiddet olaylarında hayvanlar da kadınları kontrol etmek, travmatize etmek ve korkutmak amacıyla kullanılmaktadır. Bir çok kadın kadın sığınma evleri hayvanları kabul etmedikleri ve eğer evden ayrılırlarsa hayvanların başına ne geleceğini bilemedikleri için evlerinden dışarı adım atmamaktadır. Hayvanları korumak için evde kalmaya devam eden kaç kadının ya da kaç hayvanın öldürüldüğünü hiç kimse bilmiyor.
YUMURTALAR
Acaba hiç kimse kafes tavuklarının-kuşların!- kalabalık kafeslerde kanatlarını açamadan rahatça uzanamadan, yumurtalarını gizli gizli yumurtalayamadan nasıl yaşadığını hayal edebiliyor mu? Gagalarının uçları yakılıp diğer tavuklara zarar vermeleri önlenen, yaşadıkları acı sebebiyle kendilerini gagalayarak öldürmeleri önlenen bu hayvanların ızdırabını hayal edebiliyor mu?Sebebi ne peki?Şirketler onların üreme sistemlerinden para kazanabilsin diye: yani yumurtalarından para kazanabilsin diye. Üremenin kontrolü hem türcülüğün hem de seksizmin temellerinden birisidir. Gerçekten de tavukların üreme organları sömürülebilsin diye özellikle baskı altına alınması gibi bir çok insan ataerkilliğin esas hedefinin kadınların üreme sistemlerini kontrol etmek olduğuna inanmaktadır.
SEKS TURİZMİ
Hiç kimse bundan söz etmeyi sevmiyor, ama gerçek aynen şöyle: Şu anda bir çok yoksul ülkede ve hatta ABD’de kadınlar ve çocuklar seks endüstrisi tarafından köle edilmiş durumdadır. Müşteriler- yani kendilerine hayır deme özgürlüğü bulunmayan kız çocuklara, erkek çocuklara ve kadınlara cinsel arzularını empoze eden erkekler-bazen sadece bunu yapabilmek için başka ülkelere giden erkeklerin neredeyse tamamı ABD’den ve diğer zengin ülkelerdendir. Kilit altında tutulup her gün tecavüze uğrayan bu kadınlar ve çocuklar inanılmaz fiziksel ve duygusal travmalar yaşamaktadırlar. Yumurta fabrikalarındaki tavuklar gibi bu insanların çoğu artık kendilerinden para kazanmak imkansız hale geldiğinde öldürülmektedir.
Hayvan özgürlüğünün en temel ilkelerinden birisi insanlar ve hayvanlar arasında ahlaki farklılık olmadığıdır. Eğer insanlara yapılmaması gereken bir şey söz konusuysa hayvanlara da yapılmamalıdır. Veya tam tersi.eğer hayvan özgürlüğü konusunda ciddiysek, o zaman bütün hayvanların, insanların özgürlüğü için çalışmak zorundayız.Eğer feminizm konusunda ciddiysek o zaman cinsiyetçilikten uzak durduğumuz gibi türcülükten de uzak durmalıyız. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür olamaz.Ve eğer beraber çalışırsak, farklı mücadelelerin birbiriyle olan bağlarını kavrayabilirsek o zaman bir gün hepimiz özgür olacağız demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder