Son zamanlarda televizyondan ve sosyal medyadan tanınan Melissa Bachman isimli avcının, nesli tükenmek üzere olan bir aslanı vurması ile alevlenen tartışmada bu katil kişinin “katil” olmasının yanı sıra, kadın olmasıyla da hedef tahtasına oturtulması, avcılığa sebep olan ataerkil düzenin bir kez daha deşifre edilmesini ve sorgulanması gerektiğini gösterdi.
ABD’nin Savage Outdoors TV kanalında kendi avcılık şovu olan Melissa Bachman, düzenli bir şekilde yabani hayvan avına çıkarak timsah, aslan, ayı, geyik gibi pek çok hayvanı vurarak katlediyor ve sonra da poz vererek sergiliyordu. Öyle ki seyirci rekoru kıran program için National Geographic de program çekeceğini açıklamıştı.
Ancak Bachman’ın son avında nesli tükenmek üzere olan bir aslan cinsini katletmesinin ardından ölü aslanın yanında çektirdiği fotoğrafı yayınlaması tüm dünyada tepki çekti. Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine National Geographic, Melissa Bachman’a program yapma teklifini rafa kaldırdı.
Change.org adlı online dilekçe sitesinde Güney Afrika'nın Bachmann’a giriş yasağı koyması için imza kampanyası başlatıldı. Üç yüz binden fazla insan imza verdi. İsteyen burayı tıklayarak imzasını atabilir.
İmza kampanyasına destek veren ve bu katliamın son bulmasını isteyen pek çok kişinin Melissa Bachman'a karşı öfkesini sosyal medyada cinsiyetçi küfürlerle ifade etmesi ise çok şey anlatıyor. Twitter’da bu katil kadını “katil” olduğu için değil “kadın” olduğu için hedef tahtasına oturtan MelissaBachmanBitch gibi hesaplar, tepkinin hayvanların katledilmesinden ziyade katilliğin erkeğe mahsus olmaktan çıkmasına geldiğini gösteriyor.
Kültürel kuramcıların uygarlık, avcılık ve erkek egemenliğe bakışı
Ataerkil kültürün kökenine baktığımızda başlangıcın avcılık olduğunu görürüz. Toplumsal cinsiyetin erkeğe yüklediği rollerden biri de iktidar gücünü gerekirse öldürerek elde etmek, onu korumak ve simgelemektir. Erkek kimliğini iktidar üzerinden kurgular. Avcı da avlandığında zafer kazanmış gibi hisseder. Avlanan erkek kahramandır! Uygarlık tarihindeki tüm zaferlerin (yani savaş sonuçlarının) bir mini örneği olan avcılıkta da “sükunet ve istikrar” içerisinde hükmetmekten (!) önce öldürmek/esir etmek ve öldürülenden/esir edilenden üstün olduğunu resmetmek vardır. Fethetmek ve bir bedene sahip olmak olguları, erkeğin kadına sahip olma arzusu ve doğa unsuru olarak gördüğü canlıları öldürerek dizgine getirme arzusunda ortaktır. Etin cinsel politikası burada devreye girer; erkek için kadın da hayvan da zaptedilmesi gereken “öteki” kalelerdir, sevilmeleri için fethedilmeleri gerekir. Adorno ve Horkheimer, ‘İnsan ve Hayvan’ makalesinde türcü ve cinsiyetçi egemen erkekle ilgili şunları yazar: “Faşistlerin hayvanlara, doğaya ve çocuklara yönelik yobaz sevgilerinin önkoşulu av istencidir. Faşistlerin kaygısızca bir çocuğun başını ya da bir hayvanın sırtını okşaması, bu okşayan elin yok edebileceği anlamına gelir… Kadın, uygarlığın boyunduruk altına almayı şanından saydığı doğanın imgesi oldu. Doğaya sınırsız ölçüde egemen olma, kozmosu sonsuz bir av sahasına dönüştürme bin yılların düşüydü. Erkek toplumundaki insan ideası da buna göre tasarlanmıştı.”
Türkiye'deki avcıların kişilik özellikleriyle ilgili araştırma sonucu
İktidar sorunu yaşayan (daha anlaşılır tabirle getirdiği parası, kariyeri, yansıttığı güç imgesi veya toplum nezdindeki prestiji kendisini üstün kılmaya yetmeyen) erkekler kadına, “ibne”ye veya insan dışındaki hayvanlara tahakküm uygulayarak toplumdaki yerini sağlama almaya bakar. Türkiye’deki avcıların kişilik özellikleriyle ilgili Prof Dr. Eflatun Adam öncülüğünde yürütülen araştırma, avcıların içine kapanıklık, saldırganlık, suçluluk duygusu ve başarısızlık sendromundan muzdarip olduğu sonucuna varmıştır. Avcı erkekler avcı olmayan erkeklere kıyasla cinsel doyuma daha az ulaşırken cinsel yaşam anlayışında çok daha tutucu çıkmışlardır. Uygarlığın betonlarla ve fabrika bacaları ile zarar vere vere kendini gerçekleştirdiği alan olan vahşi doğaya tüfeğiyle dalan her bir avcı bir nevi başkalarına saldırmamak için veya gece/gündüz yakalarını bırakmayan yetersizlik hissini üzerlerinden atmak için hayvanların canına kast etmektedir. Araştırmada deney grubunda yer alan 200 avcının hemen hemen hepsinin derin bir hayvan sevgisi taşıması da tahakkümün sevgide içkin olduğunu gösterir.
Melissa Bachman nesli tükenmekte olan aslanı vurunca
Peki, Melissa Bachman vakasında karşı karşıya olduğumuz avcının bir kadın olması ezberleri bozar mı? Zaten programının seyirci rekoru kırmasının ve son aslan avının tepki rekoru kırmasının ardında avcının tarih boyunca avlayan cinsiyetten olmaması, avcı=erkek denklemine uymaması var. Bachman’ın kendine seçtiği rol modelde kadın tamamen erkekleşmiştir. Yaşamın, doğurganlığın, doğallığın, vahşiliğin, üremenin, sevmenin, sevişmenin, paylaşmanın ve özgürlüğün üstüne elinde bir silahla çökmek ve gülümsemeyi öldürdükten sonraki zafer pozuna saklamak erkekçedir, aynı zamanda korkakçadır. Kadınların orduya alınması militarizm=erkeklik ezberini ne kadar bozabilirse Melissa Bachman vakası da o kadar bozar.
Avcılık ataerkiden, erkek iktidarından bağımsız açıklanamaz. Cinsiyetçiliğin türcülükle kesiştiği önemli inceleme alanlarından birisidir. Bir başka türü şiddetle yok etme yetkisinin erkeğe mahsus olması pek çok ayrımcılık söylemini ve nefret eylemini birlikte açıklar.
Melissa Bachman'a sosyal medyada cinsiyetçi küfürler savuranlar da en az onun kadar ataerkinin kurbanıdır. Küfürlerden önce bir övgüye dikkat çekmek boynumuzun borcu; zira avcılığı lanetlemek yerine yüceltenler de kullandığı dil ile avcılığın hangi cinsiyetin tekelinde olduğunu yeniden doğruluyor. Bachman’a sosyal medyada yağan tepkilerin arasına sıkışmış bazı övgüler, onun ne kadar “güçlü” veya ne kadar “taşaklı” olduğundan söz ediyor. Ne acıdır ki erkek egemen kültürün simgelerinden biri olan avcılığa karşı çıkanların çoğu, erkek egemen kültürün bir başka ürünü olan cinsiyetçi küfürleri savurarak perhize lahana turşusu ile koştuğunun farkında değil.
İşte Twitter'da yapılan bazı cinsiyetçi yorumlar:@MelissaBachmann
*SENİN HİÇ HAYATIN SİKİLDİ Mİ LAN AMKODUMUN FAHİŞESİ?!-*Arkadaşlar spam vurun amına kodumun çirkinine*hiç mi masal kitplarının üzerinden parmağınla hayvanları sevmedin; hiç mi kedi beslemedin, kuşa öpücük yapmadın kevaşe!*imkanım olursa seni zürafala sktiricem. if can find okazyon ill shoot you from your bitli ancuk
Bunlar da medyanın cinsiyetçi yaklaşımları:
*”Bu kadını ülkeye sokmayın” Star
*”Bu kadını ülkeye sokmayın” Yeni Şafak
*”Bu kadının Afrika’ya girmesi yasak” Haber 7
*”Durdurun bu kadını” Vatan
kaynak: http://yeryuzuneozgurluk.blogspot.com/2013/11/melissa-bachman-avclk-ve-ataerki.html
ABD’nin Savage Outdoors TV kanalında kendi avcılık şovu olan Melissa Bachman, düzenli bir şekilde yabani hayvan avına çıkarak timsah, aslan, ayı, geyik gibi pek çok hayvanı vurarak katlediyor ve sonra da poz vererek sergiliyordu. Öyle ki seyirci rekoru kıran program için National Geographic de program çekeceğini açıklamıştı.
Ancak Bachman’ın son avında nesli tükenmek üzere olan bir aslan cinsini katletmesinin ardından ölü aslanın yanında çektirdiği fotoğrafı yayınlaması tüm dünyada tepki çekti. Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine National Geographic, Melissa Bachman’a program yapma teklifini rafa kaldırdı.
Change.org adlı online dilekçe sitesinde Güney Afrika'nın Bachmann’a giriş yasağı koyması için imza kampanyası başlatıldı. Üç yüz binden fazla insan imza verdi. İsteyen burayı tıklayarak imzasını atabilir.
İmza kampanyasına destek veren ve bu katliamın son bulmasını isteyen pek çok kişinin Melissa Bachman'a karşı öfkesini sosyal medyada cinsiyetçi küfürlerle ifade etmesi ise çok şey anlatıyor. Twitter’da bu katil kadını “katil” olduğu için değil “kadın” olduğu için hedef tahtasına oturtan MelissaBachmanBitch gibi hesaplar, tepkinin hayvanların katledilmesinden ziyade katilliğin erkeğe mahsus olmaktan çıkmasına geldiğini gösteriyor.
Kültürel kuramcıların uygarlık, avcılık ve erkek egemenliğe bakışı
Ataerkil kültürün kökenine baktığımızda başlangıcın avcılık olduğunu görürüz. Toplumsal cinsiyetin erkeğe yüklediği rollerden biri de iktidar gücünü gerekirse öldürerek elde etmek, onu korumak ve simgelemektir. Erkek kimliğini iktidar üzerinden kurgular. Avcı da avlandığında zafer kazanmış gibi hisseder. Avlanan erkek kahramandır! Uygarlık tarihindeki tüm zaferlerin (yani savaş sonuçlarının) bir mini örneği olan avcılıkta da “sükunet ve istikrar” içerisinde hükmetmekten (!) önce öldürmek/esir etmek ve öldürülenden/esir edilenden üstün olduğunu resmetmek vardır. Fethetmek ve bir bedene sahip olmak olguları, erkeğin kadına sahip olma arzusu ve doğa unsuru olarak gördüğü canlıları öldürerek dizgine getirme arzusunda ortaktır. Etin cinsel politikası burada devreye girer; erkek için kadın da hayvan da zaptedilmesi gereken “öteki” kalelerdir, sevilmeleri için fethedilmeleri gerekir. Adorno ve Horkheimer, ‘İnsan ve Hayvan’ makalesinde türcü ve cinsiyetçi egemen erkekle ilgili şunları yazar: “Faşistlerin hayvanlara, doğaya ve çocuklara yönelik yobaz sevgilerinin önkoşulu av istencidir. Faşistlerin kaygısızca bir çocuğun başını ya da bir hayvanın sırtını okşaması, bu okşayan elin yok edebileceği anlamına gelir… Kadın, uygarlığın boyunduruk altına almayı şanından saydığı doğanın imgesi oldu. Doğaya sınırsız ölçüde egemen olma, kozmosu sonsuz bir av sahasına dönüştürme bin yılların düşüydü. Erkek toplumundaki insan ideası da buna göre tasarlanmıştı.”
Türkiye'deki avcıların kişilik özellikleriyle ilgili araştırma sonucu
İktidar sorunu yaşayan (daha anlaşılır tabirle getirdiği parası, kariyeri, yansıttığı güç imgesi veya toplum nezdindeki prestiji kendisini üstün kılmaya yetmeyen) erkekler kadına, “ibne”ye veya insan dışındaki hayvanlara tahakküm uygulayarak toplumdaki yerini sağlama almaya bakar. Türkiye’deki avcıların kişilik özellikleriyle ilgili Prof Dr. Eflatun Adam öncülüğünde yürütülen araştırma, avcıların içine kapanıklık, saldırganlık, suçluluk duygusu ve başarısızlık sendromundan muzdarip olduğu sonucuna varmıştır. Avcı erkekler avcı olmayan erkeklere kıyasla cinsel doyuma daha az ulaşırken cinsel yaşam anlayışında çok daha tutucu çıkmışlardır. Uygarlığın betonlarla ve fabrika bacaları ile zarar vere vere kendini gerçekleştirdiği alan olan vahşi doğaya tüfeğiyle dalan her bir avcı bir nevi başkalarına saldırmamak için veya gece/gündüz yakalarını bırakmayan yetersizlik hissini üzerlerinden atmak için hayvanların canına kast etmektedir. Araştırmada deney grubunda yer alan 200 avcının hemen hemen hepsinin derin bir hayvan sevgisi taşıması da tahakkümün sevgide içkin olduğunu gösterir.
Melissa Bachman nesli tükenmekte olan aslanı vurunca
Peki, Melissa Bachman vakasında karşı karşıya olduğumuz avcının bir kadın olması ezberleri bozar mı? Zaten programının seyirci rekoru kırmasının ve son aslan avının tepki rekoru kırmasının ardında avcının tarih boyunca avlayan cinsiyetten olmaması, avcı=erkek denklemine uymaması var. Bachman’ın kendine seçtiği rol modelde kadın tamamen erkekleşmiştir. Yaşamın, doğurganlığın, doğallığın, vahşiliğin, üremenin, sevmenin, sevişmenin, paylaşmanın ve özgürlüğün üstüne elinde bir silahla çökmek ve gülümsemeyi öldürdükten sonraki zafer pozuna saklamak erkekçedir, aynı zamanda korkakçadır. Kadınların orduya alınması militarizm=erkeklik ezberini ne kadar bozabilirse Melissa Bachman vakası da o kadar bozar.
Avcılık ataerkiden, erkek iktidarından bağımsız açıklanamaz. Cinsiyetçiliğin türcülükle kesiştiği önemli inceleme alanlarından birisidir. Bir başka türü şiddetle yok etme yetkisinin erkeğe mahsus olması pek çok ayrımcılık söylemini ve nefret eylemini birlikte açıklar.
Melissa Bachman'a sosyal medyada cinsiyetçi küfürler savuranlar da en az onun kadar ataerkinin kurbanıdır. Küfürlerden önce bir övgüye dikkat çekmek boynumuzun borcu; zira avcılığı lanetlemek yerine yüceltenler de kullandığı dil ile avcılığın hangi cinsiyetin tekelinde olduğunu yeniden doğruluyor. Bachman’a sosyal medyada yağan tepkilerin arasına sıkışmış bazı övgüler, onun ne kadar “güçlü” veya ne kadar “taşaklı” olduğundan söz ediyor. Ne acıdır ki erkek egemen kültürün simgelerinden biri olan avcılığa karşı çıkanların çoğu, erkek egemen kültürün bir başka ürünü olan cinsiyetçi küfürleri savurarak perhize lahana turşusu ile koştuğunun farkında değil.
İşte Twitter'da yapılan bazı cinsiyetçi yorumlar:@MelissaBachmann
*SENİN HİÇ HAYATIN SİKİLDİ Mİ LAN AMKODUMUN FAHİŞESİ?!-*Arkadaşlar spam vurun amına kodumun çirkinine*hiç mi masal kitplarının üzerinden parmağınla hayvanları sevmedin; hiç mi kedi beslemedin, kuşa öpücük yapmadın kevaşe!*imkanım olursa seni zürafala sktiricem. if can find okazyon ill shoot you from your bitli ancuk
Bunlar da medyanın cinsiyetçi yaklaşımları:
*”Bu kadını ülkeye sokmayın” Star
*”Bu kadını ülkeye sokmayın” Yeni Şafak
*”Bu kadının Afrika’ya girmesi yasak” Haber 7
*”Durdurun bu kadını” Vatan
kaynak: http://yeryuzuneozgurluk.blogspot.com/2013/11/melissa-bachman-avclk-ve-ataerki.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder